3 Kasım 2009 Salı

İşsiz Adam, Hırsız Adam: Çağan Irmak

Şimdi diyenler olacaktır: "Ne gerek vardı şimdi bu konuyu gündeme getirmeye?" diye. "Bunu aştık Ç. I 'ı ya sevdik ya yetersiz bulduk ama yine de geçti gitti" diye düşünülebilir. Ama kendime engel olamıyorum. Bu yazıyı da bin bir öfkeyle, Show TV'deki TV'de ilk defa gösteriminin ardından yazıyorum.

Çevremde gerçekten çok sevdiğim insanlar var Çağan Irmak'ı çok beğenen. Her şey olur, her şey güzel. Kimseye bir şey ispatlamak istemiyorum. Fakat daha önce pek paylaşmamış olabileceğimi düşündüğüm biraz fikrim var, bugün ben bunları buraya bir yazıyım ve biraz olsun sakinleşeyim istiyorum.

20şer dakikalık reklamlarla Show TV'de sonunda bitirebildik filmi. Annem ağlayacak ama kadın tabi bir önceki sahneyi unutuyor reklamlar girince, annem bile ağlayamadı ağız tadıyla.

Filmimiz öncelikle başlar başlamaz bize çok samimi duygular hissettiriyor. Seyirciyi yakalama yoluna gidilmiş. Ama tabi nasıl gidilmiş? Bu önemli. Bunun için temelde izlenen bir kaç yol var tabi.

Öncelikle yönetmenimiz duygu sömürüsünü sever, bunu artık sağır sultan biliyor, bilmiyorsa da film eleştirisi okumuyordur. Toplumca sevdiğimiz değerleri ön plana çıkarmayı iyi biliyor Çağan Irmak. Aşk temasını filmin merkezine oturttuktan sonra 70'ler Türk Popunu da damardan veren Irmak'ın karşısında zaten elimiz mahkum. İster istemez seveceğiz filmi.  Birbirlerine yalan söylüyorlar aslında tabi ama ikisi de birbirini çok özlemiş kısmı bana neden bu kadar tanıdık geldi bilemiyorum şimdilik. Ama hiç şüphe yok ki Çağan Irmak'da bağımsız sinemanın takipçisi. Bir şeylerden etkileniyor illa ki. Ben bu kadar etkilenmeyi ve bu kadar takdir toplamayı bir arada düşününce Irmak adına vicdan azabı çektim doğrusu. Belki de güzel bir film ama filmin bu üst düzey başarısını, bu kadar olay yaratmasını ister istemez eleştirmek, insanların gözünü açmak falan istedim bir an.

Neden bilemiyorum.


Not: Filmin çok sevdiğim bir sekansı: Adamımız tavlama aşamasında kızın aradığı kitabı bulur ve koşarak kıza yetişir verir. Ama kız zaten bu kitabın her yerde olduğunu, asıl aradığının kitabın ikinci eli olduğunu söyler. Bunun üzerine adamımız kızı şu şekilde ikna eder: "Bak bu zaten ikinci el, bak şimdi bu kitap benim. (Kitabı göğsüne bastırarak) Benim, benim, benim. Tamam mı? Şimdi sana veriyorum. (Kıza verir). Bak, ikinci el oldu".

0 comments: