22 Ağustos 2010 Pazar

Bir müzik festivali için Avusturalya'ya gider misiniz?

Bir müzik festivali için Avusturalya'ya gidilir mi? Ben bugün bunu 40 saniye de olsa (ki uzun da bir süre aslında) düşündüm.

"Herkes silkinip kendine gelsin, bu ne arkadaş, alay eder gibi" tabir ettiğimiz festival programlarından birine daha denk geldim. Bir de ben öyle kendini ispatlamış festivallerin programlarından hiçbir zaman çok etkilenmedim. Doğu avrupadan, Avusturalya'dan, İrlanda'dan çıkan festivallere hep daha sıcak baktım. Belki de bendeki United Kingdom kökenini sevmezlikten kaynaklanan bir sıkıntı var. Çok bıdı bıdı ediyorum biliyorum ama yani bana deselerki "sana Burmingham biletini aldık gidiş dönüş hadi bi gez gel", ben; "aa çok sağolun ya" der o bileti açığa aldırırım, ya da işte bir metropol görmek adına Londra'da fotoğraf çeker gelirim.

Konudan çok sapıldı ya, çenem düşük. Ben aslında Parklife festivalinden bahsedecektim. Sizi bilemem de ben programı okurken bile mutlu oldum, playlist yaptım, evde çoştum.

Bu parklife festivaline, myspace'ten ou est le swimming pool'u dinlerken denk geldim. Grup üyelerinden Charles Haddon geçen gün Belçika'daki bir konserlerinden sonra bir yerlerden atlayıp intihar etmiş. Kendini öldürene saygım yok, kendi bilir dedim geçtim. Mevzumuz Parklife zaten...

0 comments: